23 Aralık 2014 Salı

Kış Okuma Şenliği


Merhaba sevgili okuyucu :) 
İlk defa bir okuma şenliğine katılıyorum çok heyanlıyım :)) çok tatlı bir olaymış ki benim gibi gruplandırmayı sıralamayı seven biri için! 4-5 katagori eksikle listemi oluşturdum. Umarım kendim için en iyi okuma sayısına ulaşırım. 
Çok okuyalım, hep okuyalım!
İşte listem: 
1. Kategori (10 puan): Altın Kitaplar Yayınevi'nden bir kitap. 
Harper Lee - Bülbülü Öldürmek(319 sayfa)

2. Kategori (10 puan): Bir çizgi roman veya foto roman.
Henüz bu kategoride kitap yok. 

3. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.
James Dashner - Labirent Son İsyan(380 sayfa)

4. Kategori (10 puan): Adında bir akrabalık ilişkisi geçen bir kitap.
Henüz bu kategoride kitap yok. 

5. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.
Cemal Süreya - Üvercinka (63 sayfa)

6. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
Henüz bu kategoride kitap yok. 

7. Kategori (10 puan): Tarihi kurgu türünde bir roman.
Henüz bu kategoride kitap yok. 

8. Kategori (10 puan): İsminde kış mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların karda kışta geçtiği bir kitap.
Henüz bu kategoride kitap yok. 

9. Kategori (10 puan): Bir yazarın tavsiye ettiği bir kitap. 
Steve Berry - Paris Kulubü ( Tavsiye eden: Harlan Coben) (494 sayfa)

10. Kategori (10 puan): Yayınlanmış tek bir romanı olan bir yazarın "o" romanı.
Ferzan Özpetek - İstanbul Kırmızısı (137 sayfa)

11. Kategori (10 puan): Mektuplardan veya anılardan oluşan bir kitap.
Kafka - Milena'ya Mektuplar (393 sayfa)

12. Kategori (10 puan): İlkokulu bitirdiğiniz yıl ilk baskısını yapmış bir kitap.
Henüz bu kategoride kitap yok. 

13. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap. 
Markus Zusak - Kitap Hırsızı(574 sayfa)

14. Kategori (10 puan): 20. yüzyılda Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazardan bir kitap.
Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık Yalnızlık (461 sayfa)

15. Kategori (10 puan):Goodreads'in "Ölmeden Önce Okunması Gerekn 1001 Kitap" listesinden bir kitap.
George Orwell - 1984(350 sayfa)

16. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.
Halide Edip Adıvar - Handan (245 sayfa)

17. Kategori (10 puan): Size veya aynı evde yaşadığınız kişilere ait olmayan bir kitap.
John Steinbeck - İnci (101 sayfa)

18. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan)Bir Türk, bir yabancı yazardan birer öykü kitabı.
Gogol - Mirgorod Öyküleri (278 sayfa)
Sait Faik Abasıyanık - Seçme Hikayeler (123 sayfa)

19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Sylvia Plath - Sırça Fanus (251 sayfa)
Charles Dıckens - Olıver Twıst (428 sayfa)
Emrah Serbes - Erken Kaybedenler

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplam 70 puan): Pulitzer veya Man Booker veya Goncourt veya Nebula veya Hugo ödülü kazanmış veya bu ödüller için finalist olmuş üç kitap.  
J.M Coetzee - Utanç (258 sayfa)

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Dünya edebiyatından dört kitap. Kitapların biri Latin Amerika, biri Afrika, biri Asya ve biri Avrupa edebiyatından olmalı. Türk edebiyatı kapsam dışı.
Emıle Zola - Nana (Avrupa)(393 sayfa)

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): Türk bir yazardan bir üçleme veya aynı seriye ait üç kitap.
Fi / Azra Kohen / Destek Yayınları / 600 sayfa
Çi / Azra Kohen / Destek Yayınları / 320 sayfa
Pi / Azra Kohen / Destek Yayınları / XXX sayfa






11 Aralık 2014 Perşembe

Fareler ve İnsanlar

Merhaba! :) 
Eğer bu yazıyı okuyorsanız beni mutlu ediyor ve sevindiriyorsunuz bu yüzden teşekkür ederim. 
Şimdi gelelim bugün ki post konuma...
Lise ve ortaokul yıllarında okumuş olmanız muhtemel bir kitap ve sinemaya uyarlanmış filminden bahsedicem: Fareler ve İnsanlar ( Of Mıce and Men) 
Kitabını en az  4-5 yıl önce okumuş bile olsam öyle bir kitap ki sizin ruhunuzda iz bırakıyor. Belki özlenen bir sevgili, bir anne bir kardeş gibi. Evet bu kitabın size yaşattığı duygu ancak böyle ifade edilebilir. Unutmanız imkansızdır... 
Konusu şöyle ki: Oldukça iri yarı ama küçükken at tepmesi sonucu zekası gelişmemiş Lennie ile ufak tefek ama oldukça zeki George'un başına gelen olayları konu alıyor. Lennie yumuşak ve tüylü cisimlere/eşyalara dokunmayı çok seviyor ve olaylar bu özelliğinin etrafında gelişiyor. Az önce kitabın filme uyarlanmış halini izledim ve BAYILDIM! Şu günler de bile kitapların konularını kafalarına göre değiştirip alakasız filmler yapılıyorken 1939 yapımı bu uyarlama kesinlikle kitapla birebirdi. Bence şuan uyarlama yapan o kısımda çalışan kim varsa bu filmi izlemeli ve kendinden utanmalı. Tabii her uyarlama berbat değil ama azımsanmayacak derecede çok oldukları da kesin. Kitabı tekrar okumuş gibi hissettim ki herkes benim gibi düşünmüş sanırım ve IMDB puanı 7,8 miş. Bildiğiniz gibi 'imdb' şuan film puanlanmasında en ciddiye alınan kuruluş. Filmden bahsetmek istiyorum biraz. Tarih olarak çok eski olduğu için dolayısıyla siyah-beyaz formda çekilmiş. Oyunculardan Lennie karakteri - yarım akıllı olan- kesinlikle çok doğru tercihmiş fakat George karakterini canlandıran abinin davranışları bazı yerlerde bana garip geldi. Yinede pek fazla göze batmıyordu. Eski film olduğu için ''sıkılırım izleyemem'' demeyin sakın! Çok büyük bir şey kaçırmış olursunuz. Hemde çok büyük! 
Fareler ve İnsanlar kitabından bir kaç alıntı yapıp yazımı sonlandırıyorum, umarım sizde beğenirsiniz veya umarım izlemişseniz ve çok beğenmişsinizdir. Şimdilik hoşça kalın ^.^



''İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun.''

''Niye girmiyorsun yatakhaneye?'' diye sordu Lennie. ''Zenciyim de ondan. Yatakhanede kağıt oynuyorlar, ama ben zenci olduğum için onlarla oturup kağıt oynayamam. Kokuyormuşum ben, öyle diyorlar. Sana bir şey söyleyeyim mi, aslına bakarsan siz de bana kokuyorsunuz.''


“İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!”



8 Aralık 2014 Pazartesi

Labirent: Ölümcül Kaçış ilk iki kitap ve Çizgili Pijamalı Çocuk Yorumu |



Merhaba sevgili okuyucu! :)
Bu post bu blogun ilk yazısıdır ve içeriği, kitap olarak; Labirent:Ölümcül Kaçış (Maze Runner)  serisi ve film olarak; Çizgili Pijamalı Çocuk ( The Boy in the Strıped Pajamas) hakkındadır. 
Öncelikle Labirent'ten başlamak istiyorum... İlk kitap ilk sayfadan son sayfaya kadar soluksuz okutuyor ki bence bunun sebebi konunun merak uyandırması ve 'neden?' sorusuna tam olarak cevap vermemesi böylece okuyucu 'acaba ne olacak?' düşüncesi ile  heyecanına heyecan katarak kitabı soluksuz okuyor. En azından kitap bende böyle bir etki bıraktı. Kitap kahraman bakış açısıyla yazılmış ki bu, gözlerimizi karanlık bir kutuda Thomas karakteri ile açtığımız anlamına geliyor. Kendisini bir labirentte ve labirent ile yaşadıkları alanı ayıran bir duvarın arkasına hapsedilmiş buluyor. Tabii yalnız değil ondan önce gönderilen 30-40 kadar çocuk daha var böylece karakterimizin olayı çözmeye çalışmasıyla biz Labirent'in korkunç dünyasına adım atıyoruz. İlk kitabı gerçekten çok beğendim. Heyecan, merak, kuşku, gizem her şey bu distopik hikayede mevcut :) tabii hal böyle olunca kitabı bitirir bitirmez hemen sevgilimi kolundan tuttum ve filmine götürdüm. Gerçekten çok  önemli olaylar değiştirilmiş olsa da neredeyse kitaptan aldığım gerilim zevkini filmden de aldım. Hele ki kitabı okumayan biri kesinlikle daha çok beğenecektir bkz: erkek arkadaşım :)) ben film boyunca ''aaa bu böyle değildi kitapta'' cümlelerimle biraz boğucu olsam da kesinlikle beğendik. Alınır, izlenir -çünkü maalesef vizyondan kalktı- 
Gelelim Maze Runner'ın ikinci kitabı olan; Alev Deneyleri'ne... 
Maze Runner'dan sonra Alev Deneyleri benim için büyük bir YIKIMDI :/ Kesinlikle ilk kitabın gizemi, büyüsü ikinci kitapta yoktu! Hatta bazı yerleri o kadar basit geldi ki bir ara yarım bırakmayı bile düşündüm ve aynı zamanda çokta şaşırdım. Sanki ilk kitabın yazarıyla ikinci kitabın yazarı farklı gibiydi! Neyse ki sonlara doğru kendini biraz toparladı ve neredeyse ilgi çekici bir finalle ikinci kitabı bitirdi. Üçüncü kitapta ne olur ne olmaz bilmiyorum ama her zaman söylediğim gibi her şeyin ilki bambaşka oluyor yahu!
Tabii bu benim düşüncem belki aranızda farklı düşünenler olabilir :)

Şimdi ise Çizgili Pijamalı Çocuk'tan bahsetmek istiyorum..
Konusu: bir Nazi subayının oğlu ile toplama kampında esir tutulan küçük bir Yahudi çocuğun hikayesi. 
Zaman: 2. dünya savaşı...
Baş karakter Bruno'nun gözünden anlatılan bu hikaye gerçekten beni çok yaraladı. 
Henüz 8 yaşında iki çocuğun iki 'farklı' çocuğun hikayesi anlatılıyor. Baba Nazi askeri, anne bu zulme karşı bir insan sever abla toplumdan etkilenen bir ergen ve Bruno... Dünyanın kirli yüzünü görmek istiyorsanız, her şeyin yalan insan olmanın en gerçek değer olduğunu görmek istiyorsanız KESİNLİKLE izleyin derim bu filmi... 
Film şu cümle ile başlıyor :
''Çocukluk dönemini; sesler, kokular ve  görüntüler belirler ta ki aklın karanlık tarafı  gelişene kadar.''



Sevgiler... 
Özge*